
Coğrafi İşaret: Şehrin Kimliği, Ürünün Mührü

Bir şehrin kendine özgü lezzetleri vardır. O lezzetler, toprağın, iklimin ve kültürün birleşimiyle ortaya çıkar. İşte coğrafi işaret, tam da bu bağı koruyan bir tescil belgesi.
Bir ürünün, ait olduğu bölgenin özelliklerini taşıdığını kanıtlar. Türkiye’de bu süreci Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) yürütüyor.
Tescil Süreci Nasıl İşliyor?
Coğrafi işaret almak sanıldığı kadar karmaşık bir süreç değil.
Başvuruyu genellikle valilikler, belediyeler, kalkınma ajansları, ticaret ve sanayi odaları, dernekler ya da kooperatifler yapabiliyor.
Hazırlanan dosyada;
Ürünün adı, Üretim bölgesi, Ayırt edici özellikleri, Üretim yöntemi, Denetim mekanizması
detaylı şekilde açıklanıyor.
TÜRKPATENT belgeleri inceliyor, uygun bulunursa başvuru Resmî Bülten’de ilan ediliyor. Üç ay içinde itiraz gelmezse ürün tescilleniyor ve artık coğrafi işaretli ürün olarak kabul ediliyor.
Bundan sonra ürünün denetimini belirlenen kurum veya birlik yürütüyor.
Türkiye’nin Coğrafi İşaret Haritası
Bugün Türkiye’de coğrafi işaret bilinci her geçen gün artıyor.
Ülkemizde 2025 yılı itibariyle toplam 1760 civarında coğrafi işaretli ürün bulunuyor.
Bazı iller bu konuda oldukça aktif, bazıları ise potansiyelini henüz keşfedememiş durumda.
En fazla coğrafi işaretli ürüne sahip şehirlerin başında Gaziantep (106) geliyor.
Antep baklavası, beyran, katmer gibi lezzetler zaten dünya çapında tanınıyor.
Onu Konya (76), Diyarbakır (57), Erzurum (55), Afyonkarahisar (50), Malatya (50) ve Şanlıurfa (48) takip ediyor.
Bu şehirler hem gastronomi açısından zengin hem de kültürel miraslarını markalaştırmayı başarmış yerler.
Öte yandan Kırıkkale (3), Tunceli (4), Muş (4) ve Yalova (4) gibi illerde sayı oldukça az.
Bu durum, tanıtım eksikliği ya da başvuru süreçlerinin yeterince sahiplenilmemesiyle açıklanabilir.
Bölgesel dağılıma baktığımızda;
Güneydoğu Anadolu Bölgesi açık ara önde. (Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Kilis)
Ege Bölgesi ikinci sırada (İzmir, Aydın, Manisa, Muğla, Afyon).
Karadeniz orta seviyede,
Marmara ise çeşitlilik açısından güçlü olsa da bazı iller (İstanbul, Yalova) sayıca geride kalmış durumda.
Bu tablo bize sadece sayıları değil, aynı zamanda şehirlerin gastronomiye verdiği değeri de gösteriyor.
Coğrafi İşaretin Şehre Katkısı
Bir ürünün coğrafi işaret alması, o şehre hem ekonomik hem kültürel anlamda büyük katkı sağlıyor.
Ürün katma değer kazanıyor, fiyatı artıyor.
Üretici korunuyor, taklit ürünler önleniyor.
Yerel üreticinin emeği marka değerine dönüşüyor.
Şehrin gastronomi turizmi canlanıyor.
Fuarlar, festivaller, medya tanıtımları artıyor.
Şehir, kendi lezzetiyle anılır hâle geliyor.
Geleneksel üretim yöntemleri kayıt altına alınıyor.
Yeni nesiller bu lezzetleri orijinal haliyle tanıyor.
Şehrin kimliği ve hafızası güçleniyor.
Bir Başarı Hikâyesi: Gaziantep
Gaziantep bugün 100’ün üzerinde coğrafi işaretli ürünüyle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da ilgisini çekiyor.
Bu başarı kente UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı üyeliği kazandırdı.
Benzer şekilde Afyon ve Hatay da gastronomi turizmiyle büyük bir canlılık yakaladı.
Coğrafi işaret, bir kentin mutfağını tanıtmakla kalmıyor; aynı zamanda o kültürün geleceğe taşınmasını sağlıyor.
Bir şehrin ruhu, onun sofrasında gizlidir.
Coğrafi işaretler ise o sofranın hikâyesini belgeleyen mühür gibidir.
Her il kendi lezzetine sahip çıkarsa, Türkiye’nin gastronomi atlası daha da zenginleşir.
Çünkü her coğrafi işaret, bu toprakların “bizim” olduğunu hatırlatır.