Turizmde bir dünya markası olan İstanbul’un öncelikle marka devamlılığını sağlamak, İstanbul’u dünya çapında doğru tanıtmak, hakkettiği ilgi odağı olma haline getirmek, seyahat acentalarının sektörel bazda markalaşmasına katkıda bulunmak ve turizm endüstrisinin tüm paydaşları arasındaki iş birliğinin ve ortak çalışmaların artması gerekliliğini vurgulamak amacıyla kurulan İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği İSATAG’ın Yönetim Kurulu Başkanı Aylin Kopan Özsavaş, Türk turizminin en büyük sorunlarından birinin tarih boyunca yaşanan dalgalanmalar olduğunu söylüyor.
“Öncelikle, ülke pazarlaması değil destinasyon pazarlamasını arttırmalıyız. Sürdürülebilir Turizm için sayılara koşmayı bırakıp niteliğe önem vermeliyiz; dünya buna evriliyor. Gastronomi turizmi için destinasyon bazlı tanıtım ve pazarlama şart. Benim kişisel olarak tekrar eskisi gibi artmasını dilediğim bir turizm çeşidi de inanç turizmidir.” diyen ve çarpıcı açıklamalarda bulunan İSATAG Yönetim Kurulu Başkanı Aylin Kopan Özsavaş ile İSATAG’ın misyon ve hedeflerini, turizm endüstrisini, Türkiye turizminde 2024 yılı beklentilerini ve sektörde kadın istihdamının önemini konuştuk.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şişli Belediyesi UNESCO’nun Küresel Sürdürülebilir Turizm Çerçeve Programına (GSTC) dahil oldu.
Aylin Hanım, İstanbul Seyahat Acenteleri Tanıtım ve Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak öncelikle görevinizde başarılar dileriz. Turizm sektörüne tesadüfi bir şekilde girdiğinizi ve bir daha bırakamadığınızı biliyoruz. Bu mesleği sizin için bu kadar cazip kılan neydi?
Bu mesleğe gönül vermemek mümkün değil ki. Bu meslek insanlara farklı yerleri keşfetme, yeni kültürlerle tanışma ve çeşitli deneyimler yaşama şansı sunar. Bu sektörde çalışmak, seyahat etmeyi seven, farklı kültürlerle etkileşime geçmekten keyif alan ve insanlara unutulmaz anılar yaşatmak isteyen kişiler için oldukça caziptir. Ayrıca dinamik bir yapıya sahiptir. Sürekli değişen trendler, yeni destinasyonlar ve müşteri beklentileri, sektörde çalışanlara rutin bir iş yerine, her gün farklı bir deneyim yaşama şansı sunar. İşte bu sebeplerden dolayı Almanca Dili mezunu olmama rağmen ve iş hayatımda farklı iş olanakları karşıma çıkmış olsa da ben bu cazibeden vazgeçemedim ve 33 yıldır bu mesleği icra etmekteyim.
Turizm sektöründeki büyük deneyiminize dayanarak sizce Türk turizminin en büyük sorunu nedir? Pandemiden sonra ne gibi bir toparlanma yaşandı? Bir durum değerlendirmesi yapar mısınız?
Türk turizminin en büyük sorunlarından biri, tarih boyunca yaşanan dalgalanmalardır. Özellikle güvenlik endişeleri, siyasi istikrarsızlık, ekonomik dalgalanmalar, bölgesel sorunlar ve salgın hastalıklar gibi durumlar turizmi olumsuz etkilemektedir. 2020 ve 2021 yıllarında COVID-19 salgını nedeniyle dünya genelinde seyahat kısıtlamaları ve sınırlamaları getirildi. Bu durum, tüm dünya gibi Türkiye’nin de turizm sektörünü olumsuz etkiledi. Seyahat kısıtlamaları, uçuş iptalleri, karantina kuralları ve tedbirler nedeniyle turizm gelirleri düştü, oteller boş kaldı ve birçok seyahat acentası resmen kepenk kapattı. Pandemi sonrasında kademeli bir toparlanma süreci yaşanmıştır. Özellikle 2021 yaz aylarında yabancı turist sayısında artışlar gözlemlendi. Türkiye’nin güneş, deniz, kültürel miras ve çeşitli turistik destinasyonlarına olan talep, kademeli olarak artmıştır. Tabi ayrıca iç turizm de canlanmıştır.
Eskisi gibi artmasını dilediğim bir turizm çeşidi de inanç turizmi
Şu an turizmi ne kalkındırır? Turistin Türkiye’den beklentileri neler sizce?
Öncelikle, ülke pazarlaması değil destinasyon pazarlamasını arttırmalıyız. Bölgelerin destinasyonlara ayrılması, turizm sektöründe çeşitliliği artırır, kaynakların etkin kullanımını sağlar, pazarlama stratejilerini geliştirir ve turistler için daha çekici hale getirir. Her bir bölgenin kendine özgü cazibe merkezlerini ve turizm potansiyelini vurgulamak, turizmde başarılı bir stratejidir. Ülkemiz, turizm çeşitliği açısından da oldukça zengindir. Deniz, kum, güneş ve kültür turları ülkemizin şah damarlarıdır. Sağlık Turizmi yükselen bir değerimizdir.
Türk mutfağı dünya çapında ünlüdür. Gaziantep Mutfağı UNESCO tarafından “Dünya Gastronomi Kenti” olarak tescillenmiştir. Michelin yıldızı alan Restoranlarımızı da dikkate alırsak, doğru yolda olduğumuzu görürüz.
Ama elbette gastronomi turizmi için destinasyon bazlı tanıtım ve pazarlama şart. Türkiye’nin farklı bölgelerinde, o bölgenin tarım ürünlerine dayalı olarak hazırlanan yöresel lezzetlerimiz var. Ama gastronomi turizmi deyince sadece yemekleri değil, aynı zamanda yemek yapımı süreçleri, pazarları, sokak yemekleri ve yerel gelenekleri de içerir. Bu deneyimler, turistlere Türkiye’nin kültürel zenginliğini daha yakından deneyimleme fırsatı sunar. Kongre turizmi, bir şehir veya ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda çeşitli faydalar sağlar ve yüksek gelir getirir. Ama en önemlisi bilgi paylaşımını, iş birliğini artırır ve bir destinasyonun uluslararası alandaki imajını güçlendirir. Benim kişisel olarak tekrar eskisi gibi artmasını dilediğim bir turizm çeşidi de inanç turizmidir. İnanç turizmi, dünya genelinde büyük bir turizm geliri kaynağıdır. Özellikle dini merkezler, kutsal mekanlar, tarihi tapınaklar, manastırlar, camiler ve diğer dini yapılar, turizm destinasyonları olarak büyük ilgi görmektedir. Bu turizm türü, turizm endüstrisinde büyük bir ekonomik etkiye sahip olmasının yanı sıra kültürel ve sosyal etkiler de yaratır.
Dünyada Sürdürülebilir Turizm konusunun önemi giderek artmaktadır
2024, sizce dünyada ve Türkiye’de turizm sektörü adına nasıl bir yıl olacak, öngörünüz nedir? Acentelerin en önemli sorunları neler?
Dünyada Sürdürülebilir Turizm konusunun önemi giderek artmaktadır. Ancak buna birazdan değineceğim. Pandemi sonrası sıkışan talep tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de kendini gösterdi. 2024 yılında bu artışın sürmesi bekleniyor. Ancak turizm için en önemli konulardan biri de istikrardır. Seyahat Acentaları ürün paketlerini aylar öncesinde hatta 1 yıl öncesinde hazırlayıp yurtdışındaki tur operatörlerine sunarlar. Bu sene en çok zorlayan husus, öngörülemeyen ve artan maliyetlerdi. Enflasyondaki artış, gelir-gider dengesini bozmuştur. 2024 yılında bunun tekrarı yaşanmazsa çok daha iyi ve gelir açısından daha verimli bir sene yaşarız.
İSATAG nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? İSATAG olarak öncelik verdiğiniz çalışmalarınızdan ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz?
İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği olarak, destinasyon vurgusunu yaparak, zaten marka olan İstanbul’u dünya çapında doğru tanıtmak, şehrimizi hakkettiği ilgi odağı olma haline getirmek, İstanbul’daki seyahat acentalarının sektörel bazda markalaşmasına katkıda bulunmak ve her şeyden önce tüm turizm endüstrisinin, merkezi ve özellikle yerel yönetimlerin, meslek birliklerinin, seyahat acentalarının, rehberlerin, sivil toplum örgütlerinin, medyanın ve ilgili tüm paydaşların arasındaki iş birliğinin ve ortak çalışmaların artması gerekliliğini vurgulamak amacıyla yola çıktık. Projelerimiz arasında İstanbul’un tarihi ve kültürel yerlerini tanıtan turistik ve yerel lezzetleri vurgulayan şehrin sokak lezzetleri turları, sanatsal ve sportif etkinlikler, eğitsel ve akademik programlar düzenlemek, sektörün tüm paydaşları ile ortak organizasyonlar gerçekleştirmek, sektörel sorunların diğer ilgili STK’lar ile birlikte merkezi ve yerel yönetimlerce çözümüne katkı sağlamak ve üyelerimiz arasındaki iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek vardır. Tüm bu çalışmaları yaparken, tarihi dokunun ve doğal güzelliklerin korunması, ulaşım altyapısının geliştirilmesi, turizm sektörü çalışanları ve turistlerin sürdürülebilir turizm konusunda eğitilmesini, hatta turizme dokunan tüm resmi ve özel kurumların bilgilendirilmesi gibi birçok konuyu gündeme almayı hedefliyoruz.
“Yeni turizm vizyonunda en önemli konu iş birlikteliğidir”
Yeni turizm vizyonunda en önemli konu iş birlikteliğidir. Merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin, meslek birliklerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının ortak amaç uğruna birlikte hareket etme gereğidir. Edilgen ve kırılgan olan turizm sektörümüzde yıllardır oluşan krizlerde özel sektörün dirayeti devamlılığı sağlamıştır. 232.000 yatak kapasitesinin olduğu İstanbul bir dünya markasıdır. Konumu, kültürü, tarihi, doğasından turizm ürünleri açısından dünyaya farklılıklar sunmaktadır. Uluslararası ilişkilerde yaşanan ortamlardan dolayı bir imaj çalışmasına her zaman gerek duyulmaktadır. Marka şehir olunması ve devamlılığı ürünün oluşmasına bağlıdır. Devamlılığı tercihen nitelikli turist profiline hitap edilmesi ile sağlanabilir. Aşırı turizmin yaratacağı kötü etkilerden uzak kalmak daha çok gelir bırakan turiste yönelmekle sağlanır. Son yıllarda düşüşe geçen Etkinlik (Mice) Turizmin tekrar arttırılması için gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir. UNESCO’nun Küresel Sürdürülebilir Turizm Raporu’nda eko turizme vurgu yapılmıştır. Çevreye duyarlı turizmin uygulanması, ekosistemin kapasitesine göre dengesini belirleyen turizm döngüsü ile sağlanabilir. Programlarda dikkat edilmesi gereken konu ise dünyaya saygı duyan turistlere uyduğundan, çeşitlenen pazarlara göre de güncellenmesi gerekmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şişli Belediyesi UNESCO’nun Küresel Sürdürülebilir Turizm Çerçeve Programına (GSTC) dahil oldu. Programın tüm maddelerini tamamlamaları için süreleri bulunuyor. Maddeler tamamlandığında eminim İstanbul Markası için gözle görülür fayda sağlanmış olacak.
“Sürdürülebilir Turizm için sayılara koşmayı bırakıp niteliğe önem vermeliyiz. Dünya buna evriliyor.”
Sürdürülebilir turizmin ve karbon ayak izinin önemi hakkında neler söylemek istersiniz?
Sürdürülebilir Turizm dediğimiz anda benim aklıma hemen bir cümle geliyor: “Dünya’yı keşfetme özgürlüğü, onun yok edilmesi için bir bahane değildir”. İşte sektör olarak bu bilinçle hareket etmeliyiz. Sürdürülebilirlik sadece çevreyle ilgili bir kavram da değil. Sizinle ilgili, benimle ilgili, çocuklarımız ve torunlarımız ile ilgili. Biz bu dünyadaki eko sistemi bozarsak, ki şimdiden dünyadaki tüm genetik türlerin yüzde 41’i yok oldu, geleceğimizi yok ediyoruz. Ürünlerimizi de yok ediyoruz… Sürdürülebilir Turizm için sayılara koşmayı bırakıp niteliğe önem vermeliyiz. Dünya buna evriliyor. Barcelona, Roma gibi destinasyonlarda artık turist fazlası istemiyorlar. Overtourism istemiyorlar. Bizim de kaynaklarımız sınırlı. Bu nedenle İstanbul’a 30 milyon turist gelmesini istemek yerine 10 milyon turist ile 30 milyonluk turist kazancını nasıl sağlarız, bunu düşünmemiz lazım. Nitelikli turistin gelmesini hedeflemeliyiz.
“2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 8’ini oluşturan 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk içinde yaşayacağı öngörülüyor.”
Kadının sektördeki iş gücü ve yönetim pozisyonlarında daha fazla yer alması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi hususlardaki çalışmalar ne noktada ve hedefleriniz neler?
İki kız çocuğu annesi olarak bu konu benim için çok hassas. Kadın istihdamı deyince ülkemizde çokça yanlış ifade edilen “pozitif ayrımcılık” dan bahsetmiyorum, cinsiyet ve fırsat eşitliğine vurgu yapıyorum. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 2023 Durum Raporu, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (UN DESA) tarafından 7 Eylül tarihinde yayınlandı. Rapora göre, mevcut hızda ilerlediğimiz takdirde, 2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 8’ini oluşturan 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk içinde yaşayacağı öngörülüyor. İklim değişikliğinin kadınlar ve kız çocukları üzerindeki etkilerine de yer veren rapor, iklim krizinin 158 milyon kadın ve kız çocuğunu yoksulluğa itebileceğini tahmin ediyor. Yaşlı kadınların yaşlı erkeklere göre daha yüksek oranda yoksulluk ve şiddete maruz bırakıldığını gösteriyor. UN Women İcra Direktör Yardımcısı Sarah Hendriks’in ifadesiyle, bu rapor, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için bir çağrı niteliğindedir. Kendisi, “Her kadın ve kız çocuğunun eşit haklara, fırsatlara ve temsiliyete sahip olduğu bir dünya için şimdi kolektif ve bilinçli bir şekilde hareket etmeliyiz. Bunu başarmak için kararlılık, yenilikçi çözümler, tüm sektörler ve paydaşlar arasında iş birliği gerekiyor” demiştir. Rapora göre liderlik pozisyonlarındaki kadınların oranının ise değişmediğini gösteriyor. Ülkelerin demokratik gelişimi kadar ekonomik ilerlemesini de en fazla teşvik edebilecek bir konu bu aslında. Ama Türkiye’nin küresel ölçekte kadın yöneticilerin sayısına baktığımızda, Avrupa’daki 35 ülke içinde kadın yönetici oranında sondan ikinci sıradayız. Üzücü olan bu durumdan dolayı, bu konuyu sadece bir amaç olarak değil, aynı zamanda diğer tüm amaçların üzerine inşa etmemiz gereken bir hedef olarak görmeliyiz. Kadınların ve kız çocuklarının toplumun her alanına tam katılımını sağlamak için engelleri kaldırmalı ve herkes için ilerlemeyi teşvik etmeliyiz. Bu tür engelleri kırmak ve daha fazla eşitlik sağlamak için kurumsal politikalar yanı sıra, toplumsal farkındalık ve eğitim gibi çeşitli adımlar atılmalıdır.
Turizm sektöründe kadın istihdamı “cam tavan sendromu”
Turizm sektöründe kadın olmak, kadının rolü üzerine neler söylersiniz? Kadının gücüne olan ihtiyacı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Turizm sektörü, kadınların etkili bir şekilde rol aldığı ve katkı sağladığı önemli alanlardan biridir. Kadın istihdamının sektördeki düzeyi, genellikle algılandığı gibi düşük değildir; aksine küresel ölçekte bakıldığında, turizm sektöründeki kadın istihdamı yüzde 54 civarındadır. Ancak, bu istihdamın dağılımı bir piramit gibi olup, üst düzey pozisyonlara yükseldikçe kadınların sayısı azalmaktadır. Kadınlar genellikle alt kademe pozisyonlarında çalışmakta ve ücretleri erkeklerinkinden daha düşük olabilmektedir. Bu durum, turizm sektöründe de “cam tavan sendromu” olarak adlandırılan bir olguya işaret eder. Cam tavan sendromu, özellikle kadınların iş yerinde ilerlemelerini sınırlayan görünmeyen bir bariyer olarak tanımlanır. Kadınlar, belirli bir noktaya kadar kariyerlerinde ilerleyebiliyor ancak üst yönetim veya liderlik pozisyonlarına yükselmek istediklerinde, sistemsel veya toplumsal engellerle karşılaşabiliyorlar. Bu doğrultuda, İSATAG olarak 23 Ekim 2023 tarihinde “Turizmde Kadın Liderliği” başlığı altında bir farkındalık konferansı düzenledik. Amacımız, 2024 yılında da bu farkındalık konferanslarını sürdürerek özellikle kadınların fırsat eşitliği ve cinsiyet eşitliği konusunda ilerlemelerine katkıda bulunmaktır.