Türkiye’de zirai optimal büyüme için gereken ilaçların başında gelen pestisitlerin kullanımı giderek artış göstermektedir. Türkiye'de en fazla pestisit kullanan 10 il, hektar başına 6,70 kg pestisit kullanımı ile dünya ortalamasının neredeyse üç katını aşmaktadır. Bunun sonucunda bu illerin pek çoğu, sebze, meyve ve sera ürünlerinde önemli üretim merkezleri konumundadır.
Pestisit Kullanımı ve Dünya Ortalaması
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın güncel verilerine göre, Türkiye genelinde ortalama hektar başına 2,22 kilogram pestisit kullanılıyor. Bu oran, Avrupa Birliği ortalamasının 3,24 kilogram gibi yüksek rakamının altında kalıyor. Ancak, bu rakamın Türkiye'nin en fazla pestisit kullanılan illerinin verileri ile karşılaştırıldığında yanıltıcı olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin en fazla pestisit kullanan 10 ilinin, hektar başına pestisit kullanımı 6,70 kilogram olarak belirlenmiştir. Konya dışında, bu illerde pestisit kullanımı, dünya ortalamasının 4 katına kadar çıkmaktadır. Böylece, özellikle toprağın tarımsal üretim için oldukça büyük bir kısmını kapsayan bu illerde tarım uygulamaları, hem dönüştürücü hem de sağlıklı olmalıdır.
Türkiye’nin Pestisit Kullanımı En Yüksek İlleri
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024 yılı verilerine göre pestisit kullanımı sıralamasında İzmir, Çanakkale, Bursa, Manisa, Mersin, Konya, Adana, Antalya, Malatya ve Aydın ön planda yer alıyor. Bu illerde toplamda 31 milyon 29 bin 741 kilogram pestisit kullanılıyor. Tarımsal alanda önemli bir çapı olan bu iller, nadasa bırakılan alanlar ve tarımsal üretimin yoğunluğu nedeniyle hem pestisit kullanımı hem de ürün kalitesi açısından belirleyici bir konumda bulunuyor. Özellikle bu illerde yıldan yıla artan pestisit kullanımı, tarım işletmelerinin sürdürülebilirliği açısından da sorgulanabilir hale geliyor.

Pestisit Kullanımının Önemi ve Sağlık Üzerindeki Etkileri
Son yıllarda artan pestisit kullanımı, özellikle sebze ve meyve üretiminde sağlığı olumsuz etkileyecek boyutlara ulaştı. Avrupa Birliği tarafından sık sık geri gönderilen tarım ürünlerinin büyük bir kısmının bu ürün gruplarında yer alması dikkat çekicidir. Türkiye'ye ait sebzeler ve meyveler üzerinde yapılan analizler, pestisit kalıntılarının özellikle seracılıkta ve yoğun tarım uygulamalarında yüksek seviyelere ulaştığını gösteriyor. Bu da, yurttaşların sağlığını tehdit eden bir durum ortaya konulmasına neden oluyor. Verilere dahi kayda almadık yer altı ve kaçak pestisit kullanımı eklenirse sağlık sorunları daha da artmakta ve ticaret güvenliği sorgulanmaktadır.
İlgili Sivil Toplum Örgütlerinin Çalışmaları
Zehirsiz Sofralar Platformu, tarımsal üretimde kullanılan zehirli maddelerin kontrolü için gerekli değişimlerin yapılmasını talep ediyor. Bu bağlamda, ilgili sivil toplum kuruluşları ve dernekler, pestisit denetimlerinin sadece hasat öncesi değil, hasat zamanında, depolama ve pazaryerlerinde de yapılması yönünde çalışmalara öncülük ediyor. Pestisitlerin kademeli olarak yasaklanması ve yeşil üretim süreçlerine geçişi amaçlayan kampanyalar, geniş bir toplum kesimi tarafından destek görmektedir. Sonuçta, bugüne kadar 200 binden fazla kişi, zehirsiz sofraların ve zehirli maddelerin yasaklanması için imza vermiştir.
Gelecek İçin Dönüşüm Gerekiyor
Sürdürülebilir ve sağlıklı bir tarım modeli oluşturmanın, pestisitlerin geçici olarak yasaklanmasından daha öte bir anlam taşıdığına dikkat çekiliyor. Türkiye’nin pestisit kullanımını azaltmak ve doğal tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak için tarım politikalarının köklü değişimlere ihtiyaç duyduğu ifade ediliyor. Tüm paydaşların bir araya gelerek, eğitim ve bilgi paylaşımının yanı sıra alternatif tarım modeline geçiş yapması gerektiği vurgulanıyor. Özetle, toplum ve sağlığa zarar vermeyen, atıkların ve kimyasal girdilerin asgaride kaldığı bir tarım politikası süreklilik gösterebilmesi için gereklidir.