İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği İSATAG Başkanı Aylin Özsavaş, Türkiye’nin sıradışı inanç turizmi potansiyelini yeterince değerlendiremediğini belirtti. Özsavaş, "Turizm sadece ekonomik bir etkinlik değil; aynı zamanda bir ülkenin kültürel mirasını dünyaya tanıtan en etkili araçlardan biridir. Ülkemiz, bu bağlamda eşsiz bir geçmişe sahiptir. Ancak, inanç turizmi, bu değerlerin sergilenmesinde yeterince görünür olamamıştır" şeklinde ifade etti. Ayrıca, Papa'nın İznik'e gerçekleştirdiği ziyaretin, Türkiye'nin inanç turizmi açısından son 20 yılın en önemli anlarından biri olduğunu vurguladı.
Papa'nın İznik Ziyareti ve İnan Turizmine Katkıları
Papa'nın İznik'teki ziyareti, Türkiye’nin inanç turizmine sağladığı katkıları tartışma fırsatı sundu. Özsavaş, bu sırada ayrıca Türkiye'nin tarihi hac bölgeleri üzerine de bilgiler paylaştı. Akademik turizm literatürüne göre, hac destinasyonlarının önemi; tarihsellik, teolojik merkezilik ve mekânsal süreklilik kavramlarıyla değerlendirilmektedir. Türkiye, bu üç kriterin tamamında eşsiz bir konumda yer alıyor. İznik Konsili gibi tarihi olayların yanı sıra, Efes’teki Meryem Ana Evi hem Katolik dünyasında hem de diğer Hristiyan mezheplerinde büyük öneme sahiptir.

Türkiye'nin Hac Mekânları ve Tarihi Önemi
Özsavaş, Türkiye'nin hac mekânlarının uluslararası önemi konusunda şu bilgileri verdi: "Dünya Hristiyanlığının önemli figürleri, inanç turizmi açısından bu topraklarda yer almaktadır. İznik Konsili (325), Hristiyan inancının temellerinin atıldığı yer olarak bilinirken; Efes’te Meryem Ana Evi, Katoliklerin hac merkezi olarak kutsal kabul edilmektedir." Ayrıca, Tarsus’ta Aziz Paul ve Demre’de Aziz Nikola da bu kutsal mekânlar arasında bulunuyor. Bu gibi yerler, Türkiye’nin inanç turizmi potansiyelinin kanıtı olarak değerlendirilmektedir.
Uluslararası Arenada Görünürlük Eksikliği
Özsavaş, Türkiye'nin bu veteriner otoritesinin uzun yıllardır uluslararası arenada yeterince görünür olamadığını vurgulayarak, bunun nedeninin tanıtım eksikliğinden ve stratejik odağın kaybolmasından kaynaklandığını söyledi. Hristiyan inancındaki önemli tarihî olayların Türkiye’de gerçekleşmesi, bu toprakları inanç turizmi açısından dünya genelinde daha fazla dikkat çekici kılmaktadır. Ancak son yıllardaki ziyaretçi istatistikleri, Türkiye’nin potansiyelini tam anlamıyla kullanamadığını göstermektedir.
Son 15 Yıldaki Ziyaretçi İstatistikleri
Son 15 yılda Türkiye'deki inanç turizmi ziyaretçi istatistikleri alarm verici bir tabloyu gözler önüne serdi. 2007 yılında 143.969 ziyaretçi ile zirve yapan istatistikler, 2023 yılı itibarıyla sadece 20.366 ziyaretçi ile gerçekleşti. İstatistiklerin gösterdiği üzere, inanç turizmi açısından beklenilen potansiyelin çok altında kalındığı aşikâr. Özellikle 2019 yılında yaşanan kısmi toparlanma, bu gapin kapatılmasında umut verici bir adım olsa da, çözümün yalnızca potansiyel eksikliği ile değil, strateji eksikliği ile de alakalı olduğu görülüyor.
Gelecek Projeksiyonları ve Stratejik Yaklaşımlar
Özsavaş, İznik ziyaretinin sıradan bir etkinlik olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olabileceğine dikkati çekti. Doğru adımlar atılması durumunda yıllık 200-250 bin inanç turisti ağırlamak mümkündür. Ayrıca Yedi Kiliseler Rotası ve Aziz Paul Yolu gibi tarihi yolların yeniden dünya gündemine taşınma potansiyeli de gözlemlenmektedir. Özsavaş, Türkiye’nin sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginlikleri kullanarak inanç turizmi alanında nasıl bir ilerleme kaydedebileceğimizi açıkladı.
2027'nin "İnanç Turizmi Yılı" İlan Edilmesi
Özsavaş, "2027 yılını 'İnanç Turizmi Yılı' olarak ilan etmek, Türkiye'nin küresel barışa sunduğu katkıyı daha görünür hale getirecek önemli bir strateji olacaktır" dedi. Ancak, bu yaklaşımın yalnızca bir başlangıç noktası olduğunu ifade etti. Aynı zamanda tüm büyük dinlerin temelinde yatan idealin, barış içinde bir arada yaşama düşüncesi olduğunu kaydetti. Farklı inançların karşılıklı kültürel etkileşimini arttırmak ve insanlığı daha birleştirici bir yaklaşım etrafında toplamak için bu yılın fırsatlarla dolu olduğu söylenebilir.
Türkiye, inanç turizmi açısından hem tarihsel hem de kültürel zenginliklerini barındırmaktadır. Ancak bu fırsatların değerlendirilmesi için planlama, kararlılık ve ulusal işbirliği gerekmektedir. Türkiye’nin inanç turizmi potansiyelinin yeniden canlanması, yalnızca bir turizm hareketliliği değil, aynı zamanda kültürel diplomasi açısından da önemli bir katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla, güçlü bir vizyonla oluşturulacak stratejiler, Türkiye'nin uluslararası alanda barış ve diyalog merkezi olma hedefini destekleyecektir.